Giz
by Behçet NecatigilParlayarak gözleri yaklaşırlar
Geçse ellerine diderler tiftik.
Karanlıska, dizilmişse ve kapkacaksa
Dolaşır ayaklara kutular
Bir sürü örtü kılıf ve hep korkulacaksa
Çekilen bir iskemle bir kötürüm olarak
Getirmişler, bırakmışlar ve gitmişlerse
Kim açıkça söyler bilerek, bilmeyerek
Sana, bana ve ona ettiği kötülüğü—
Taş taş uzaklaş kuyulara gidiyor.
Titrek mumlar dibinde birikmiş gölgeleriz
Yüzler, eşya ve kaplar bir görünüm olarak
Karşımızda değişmez bir ufuk adına
Kim, neyi ne kadar tanır karanlığında—
Taş taş uzaklaş hepsi yola gidiyor.
Hidden
by Behçet NecatigilHer eyes approach a dangerous brightness:
Any brighter and devil’s hands would find them.
We lay here, trapped in the darkness together,
Pinned by boxes lined with pots and pans.
We cower under bedsheets, terrified together,
Pushed under, frozen in place as paraplegics.
Our torturers may have long since left, but how
Could we know unless we pull away our sheets?
Now the pain caused—your pain, my pain—
We cast it into the darkness, piece by piece.
Candlelit shadows spill out across the room,
Casting our silhouettes against the furniture.
The distant horizon can’t dim that new light:
Whatever horror remains in this darkness,
We cast them away, one by one.
translated from Turkish by Chuck Sebian-Lander